Tuesday 3 January 2012

İçimdeki Şeytan

Tanıdığınsa daha iyidir şeytan,
Tanıyıp bilmediğin yabancı bir insandan

Ömer Hayyam

Bazen içimde farklı insanların konuştuğunu duyabiliyorum. Bunlardan birisi olabildiğine kötü, acımasız ve yaralayıcı. Beni kimse onun kadar üzemez. Benim tüm zayıf noktalarımı araştırıp bulan ve onlara acımasızca parmak basan biri o. Ona karşı güçlü duramıyorum, ne kadar zayıf olduğumu o kadar iyi biliyor ki. Kalbime bıçağı saplayıp kanırtana kadar oyuyor içimi. Çok acımasız. Beni öylesine aşağılıyor, yaralıyor, eziyor, gururumu ayaklar altına alıyor ki. Kendime acıyan bir başka tarafım da destek oluyor ona. Daha çok ezsin beni diye tüm çıplaklığımla durup karşısında sonra da kendime acıyorum.

Bugun terapiye gittiğimde konuşturdum onu. İnanın yüksek sesle söyledikleri içime fısıldadıklarının yanında az bile kalır. Yalnızlıktan bahsetti. Yalnızlığı seçmediğimi ona nasıl da mahkum olduğumu söyledi. Sanki seçmişim gibi yapığımı, ele güne karşı güçlü, yalnız kalmak isteyen kızı oynadığımı ama gerçeğin bu olmadığını söyledi. Tek başına spor yapmalar, kitapçıya gitmeler, film seyretmeler falan ne kadar da yapmacıkmış. Acımın hiç azalmadığından aksine kalbimin sürekli ve sürekli parçalandığından bahsetti. Yılbaşı gecesi kalabalıklar ve sevgililer arasında ne kadar ezik göründüğümü, oradaki insanların muhtemelen bana acıyarak baktığını, dans ederken bile komik duruma düştüğümü söyledi. Tek başıma kiliseye bile gittiğim için acınacak durumda olduğumdan bahsetti. Bu yalnızlık da benim yüzümden, benim suçum. Bana 27 yıllık kocaman bir ömür verilmiş ve o ömrün sonunda bulunduğum yer yapayalnızlık. Kendi annem babam bile istemiyorlar hayatlarında beni. Hadi bu onların suçu diyelim. Ama ya üniversitede sevgili peşinde takılmaktan tek bir arkadaşımın bile olamaması. Lise arkadaşlarımdan başka yakın arkadaşlarımın, hatta birlikte takıldığım kimselerin olmaması benim 27 yıllık başarısızlığımın ürünü işte. Sevgilimin olmaması da öyle. Nasıl davranacağımı bilmeyen, kendine bile saygısı olmayan, hatta karşısındakinden saygı görüp kendisiyle birlikte olunmak istenmesine bile sevindirik olan bir zavallıyım ben.

Ona karşı koyamıyorum. İçimde beni yıpratıp duruyorlar. Acımasız tarafım ve kendime acıyan tarafım işbirliği içindeler ve ben kendimi onlara karşı savunamıyorum. 27 yıllık hayatın sonunda yapayalnızlığım için karşı koltuğa geçip cevap vermemi istedi terapistim. Buna cevap veremem diye ağlayıp bir süre daha ne kadar boş ve her konuda başarısız bir hayat yaşadığımı kendime anlattım. 27 yıl uzun bir süre ve birçok insanın sevgilisi var, ailesi yanında, en az 3-4 koldan arkadaş çevreleri var
ve ben yapayalnız yılbaşı kutlayan ben ne diye hala yaşamaya devam ediyorum ki...

No comments:

Post a Comment