Thursday 23 May 2013

Yine Boka ..pardon Başa döndüm....

Evet,
Bir sevgili sonrası
"Kimse beni sevmiyooooooo...."
"Kimse beni istemiyooooooo...."
"Ama ben onu çok seviyorum....."
sendromuna daha hoşgeldik bakalım...

Ve her zamanki gibi bunu diğer hepsinden daha çok sevdik, kalbim ve ben, ve bu sefer 4 aylık mıçmıç bir ilişki sonrası acı acı terk edildik.

Progres Report:
- Önce ağlama krizleri;
- Ardından beni affet ben aslında karşımdakini darlayan biri değilim, hatamı anladım bana bir şans daha ver nidaları ve karşılığında sen böylesin değişmezsin git öteye tarzı reddelilişler;
- Sonrasında Psikiyatr; biri yeşil reçeteli olmak üzere üç ilaç; sabah iki, akşam bir, gece bir, toplam dört doz;

- Ve şimdiki zaman.
Kaçırdığımı fark ettiğim, üzüntü ile doldurup bir türlü mutluluğu yakalayamadığım şimdiki zaman.
Hayatımın merkezine tek bir adamı koyduğum, önceleri o olmadan mutlu olamadığım, sonraları o olsa da odağı ben olmadığımda mutlu olamadığım, sonraları hiç mutlu olamadığım, ve şimdi bunu kendimi analiz ederek farkettiğim şimdiki zaman.....

İnsanlar arası ilişkiler (interpersonal relationships) terapisi ve bilişsel (cognitive) terapi karışımı bir şey yapıyoruz şu anda.  Ben de boş vakitlerimde kendimi analiz ediyorum. Şimdilik yalnızım, mutlu olmaya çalışıyorum ve bunu an an başarıyorum.

En son, bütün ısrarlarıma rağmen adam beni istemediğini bangır bangır bağırdığında
"Ben bu ara biraz kendime döneyim, kendimi inceliyim, zaten dibe vurdum, ama seni seviyorum ve sen de beni seviyorsun. Bu süreç geçtiğinde, ben değişirsem eğer, ve senin gönlün benden benim gönlüm senden geçmemiş olursa belki tekrar birlikte oluruz" dedim adama. Naapalım tükenmez bir umut var içimde... "NNNBenim olacaksın Nalan" tribinde bir adam var içimde; çök ürkütücü...

Şimdi önümde bir akşam var: 24 Mayıs cuma akşamı. Bu yazının bir gece sonrası. Bu eski sevgilim olan Doktor'un kız kardeşinin doğum günü. Kızla ben daha eskiden arkadaş olduğumuzdan ve aynı yerde aynı işte çalıştığımızdan ben ve hatta benim liseden arkadaşlarım bile davetli. Tabii ki gideceğim. Ama bugün Doktor bey kız kardeşini işten almaya geldiğinde dayanamadım toplantı odasına gidip uzaktan ona baktım. Ellerim uyuştu, dizlerim çözüldü, kendimi toplamam bi yarım saat aldı, görünce kesin bok gibi olucam ama bunu yaşamam lazım. Hem belki o beni görünce, yeni kestirdiğim Cameron Diaz modeli saçlarıma bakar ve acaba tipi gibi hareketleri de değişmiş midir diye aklından geçirir, ve o bok gibi olur... Bi ümit :)

Ayrıca iş yerinden bi ara takıldığım bir çocuk daha olacak partide. Doktor bu ilişkiyi biz ayrıldıktan sonra öğrendi. Umarım onu görünce de eziklemez beni ve çok kıskanır. Onun içindeki "nenim nolacaksın nalan" ı aktive eder o çocuk ya da o gece bana yazacak herhangi bir çocuk...

Bu arada merak eden var mı diye söyleyeyim, ben gerçekten içimdeki o muhtaç kızı fark ettim ve değişim sürecine girdim. Yeniden biri girse hayatıma kesinlikle darlamam. Ama işte şu çocuğun beni yontup bal kaymak sürdüğü ekmek kadayıfıyım şu anda, başkası mı hüpletsin mideye! Yazık, onu düşündüğümden, adalet duygum yüzünden hep, o hak ediyo şimdi beni, yoksa sevdiğimden değil (yalan, çok seviyorum vallaha billaha...)

Ayrıca benim çocukta eşyalarım, onun bende eşyaları var. Bir kez daha kesin görüşeceğiz. Bence o da benimle tekrar birlikte olma ihtimalini silmemek için henüz o eşya alış verişi olayını açmadı. Ben biraz değişeyim diye zaman verdi bana, sonra tekrar birleşeceğiz. Anam bir de kapımın önüne geliyormuş o eşyalar, var ya yurtiçi kargo kutularının üzerine yığılıveririm.

Neyse, istikamet yarın ne giyeceğim, nasıl makyaj yapacağım, saçımı zaten kestirdim ama nasıl şekil vereceğim, manikür pedikür, ha bir de beklentimi minimumda tutacağım. En fazla merhabalaşır ve ayaküstü konuşuruz. Bundan öte beklenti taşımayacağım. Ve kopkopkopkoppppppp eğleneceğim.

Allah Utandırmasın, Amin..

Thursday 21 March 2013

Hadi Bakalım Sil Baştan Başlayalım Aşka

Güzel bir ilişki,

Adam beni seviyor, ben onu seviyorum,
En önemlisi adama deli gibi aşık oldum, yine...

Bir yerde dışardaysak gözlerimi ondan alamıyorum, hayran hayran onu izliyorum, markete gitse özlüyorum, işten çıkışta buluşacaksak kalbim kütürdüyo, gözlerine bakınca, beni öpünce mutluluktan deliriyorum, yatak odası konusu ise tek kelimeyle muhteşem. Adamı deli gibi arzuluyorum ve kokusunu içime çeke çeke uyumazsam gece yarılarına kadar uyuyamıyorum.

Güvenilir, beni koruyup kollayan, kendimi yanında güvende hissettiğim biri.

Onunlayken çok mutluyum.
Ve dahası, ilk defa biri ile evlenme konusunda içimde bir tutku duymuyorum. Evlenmek ya da evlenmemek çok önemli gibi gelmiyor. Hayır, olayı aştığımdan değil; adam hayatının geri kalanını benimle geçirmek istediğini bana çok hissettiriyor ve zaten bu şekilde olacakmış gibi, buna inanarak yaşıyor. Sözlerinde, mimiklerinde, hareketlerinde her şeyinde bunu hissediyorum. Zaten daha önce de demiştim, "evlilik" değil de "ömür boyu birlikte olacağım kadın bu" hissiyatını aramışım ben hep...

Herşey çok güzel yani...
Ama ben, 30 yaşındaki kazık kadar kız, kendimle ilgili bir gerçeği keşfediyorum. bu ilişki daha başlamadan, daha ben bu adamı bile tanımadan yazdığım bir yazının satırları arasında çat diye kendime rastlıyorum.

"Peki ben, hiç kırılmamışım, hiç üzülmemişim gibi nasıl seveceğim birini tekrar, nasıl mutlu olacağım; hiç kandırılmamışım gibi nasıl inanacağım birine?" 

Şüphe...
Bir an beni sevdiğine deli gibi inanıyorum, adım gibi biliyorum, ama ardından benden hemen vazgeçeceğinden korkuyorum...
Beni, benim onu sevdiğim kadar sevmiyor mu acaba diye şüpheye düşüyorum..

Mesela, 
Tartışmalar her ilişkide olur, söylemesi ne kadar kolay, ne kadar mantıklı bir cümle değil mi? Aksini iddia etmek aptallık olur, ama benim için bu ölüm gibi, her tartışmada, "benden ayrılacak", ya da "benden ayrılmaya bir adım daha yaklaştı" diye düşünmeden edemiyorum.Kendimi bir ilişkide güvende hissedemiyorum. Hiç bir zaman da hissetmemişim. Acaba bundan sonra hissedebilecek miyim? Gerçi ilk kez birinin ömrünün kalanını benimle geçirmek istediğini derinden hissediyorum, sadece ara ara bu hissiyattan şüphe duyuyorum. Şüphe insanı kemiren bir şey...

Belki de kendimi sevmiyorum, sevilmeye layık bulmuyorum, 
Aslında iyi biriyim. Kalbimi, ruhumu hep temiz tutmaya çalıştım. Bilmiyorum ki insan kendini neden ne sebeple sever...

Ya da sadece melankoliye ve kaosa bağımlıyım. Kendi melodramlarımı yazıp oynuyorum. 
Kimse beni sevmiyor diyerek ağlamaktan haz alıyorum.

Bilmiyorum...
(Sabahki bir tartışmadan sonra yazdım bunu. Tartışma konusunu yazmıyorum, zaten sarhoş hafızam bunu da hatırlamayacak, bırakalım unutsun. Ben bu adamı hakikaten çok seviyorum...)