Thursday 15 November 2012

Matkap, Vida, Silikon ve Diğer Şekerlemeler

Dün bir yapı malzemeleri mağazasına gittim.
Matkap, elektrikli vidalama aleti, matkap uçları, çerçeve, banyo paspası, çekiç, çivi seti, tornavida seti, vida ucu seti, sıcak silikon tabancası, soğuk silikon, telli banyo rafı, karanlık ve hareket sensörlü led ışık gibi her evde mutlaka bulunması gereken ıvır zıvırlardan aldım. 12 taksit ve 4 ay erteleme ile tahmin etmeyeceğim rakamlar tuttu ama olsun.

Ben ki nalburda dolaşırken şekerci dükkanında dolaşan 5 yaşındaki bir çocuk gibi sevinçliyim; oldum olası yapı, badana, delme, vida, montaj işlerine de hevesliyim, e evde yapılması gereken ufak tefek tamirat işleri de var, alayım anasını satayım dedim. Hatta kendimi engellemesem bunlardan başka zımpara taşı, gönye tezgah, tilki kuyrugu ve adını hatırlayamadığım bir sürü alet edevat da alırdım ya, neyse...

Evde yapılması gereken işleri çıkarıp bir an önce yapmak istiyorum ama bir şey enerjimi dibe çekiyor. Bir türlü başlayamıyorum. Bütün oyuncaklarım (matkap, vida, çekiç vs) masanın üzerinde ölü gibi yatıyor. Yalnızım da hazır, ne güzel bu işleri bitireyim işte... Kışlık kıyafetleri çıkarayım, kışlık botlarımı yerleştireyim, banyo rafını takayım, valizleri yatağın altına alıp ayakkabıları üst rafa yerleştireyim diyorum, ama yerimden bir türlü kalkmak istemiyorum.

İstiyorum ki ben evde bunları yaparken evde biri olsun. Bana yardım etmek için falan değil. Konuşmak için bile değil. O sadece otursun, birşey yapmadan. Bir insanın varlığını özledim yanımda.

Bu duygunun aynısını üniversite sınavına çalışırken ve üniversitede de hissetmiştim. Annemden gelip benim odamda oturmasını isterdim. Gelsin kitap okusun, hatta isterse uzansın, ama uyumadan, bir varlık göstersin istiyordum. Ders çalışmak deyince aklıma yalnızlık geliyordu ve sırf bu yalnızlık duygusunun verdiği rahatsızlık yüzünden bile çalışamıyordum.

Yalnızlığa alışılmıyor. İnsan yalnız olmak için yaratılmamış ki. Çok zayıf, hele yalnızken ve güçlü numarası yaparken daha da zayıf.

Hayatım boyunca yalnız, daha doğrusu sevgilisiz ve eşsiz kalmaktan ve yalnız ölmekten ölesiye korktum. En büyük korkum bu diyebilirim. Yılandan korkan bir insanın yılan dolu bir çukura hapsolması gibi, ben bu yalnızlığa nasıl katlanacağım?

No comments:

Post a Comment