Wednesday 14 November 2012

Yalnızken Parasız Kalmak...

Kavga dövüş yaşıyorum hayatı.

Derdim ne?
Bi de utanıyorum ki bu kadar mutsuz olmaktan.
Hakkım bile yok mutsuz olmaya sanki.

Mutsuzluğumu yenmek için alışveriş yapıp duruyorum. Sonra aldıklarımdan nefret ediyorum. Sonra da kendimden. Internetten de alışveriş yapıyorum. Alıp alıp geri yolluyorum. Dışarı gidip bir şey alacak takaatim bile yok.

Bu internetten alışveriş siteleri depresif insan tuzağı sanki. Beni içine çekiyor, mutluluk vaadedip daha da mutsuz ediyor. Daha mutsuz ve üstelik artık parasız da oluyorum.

Parasızlık insanı ürkütüyor, korkutuyor, gelecek kaygısı yaratıyor. Bir de yalnızım; kıt kanaat anca geçiniyorum, kenara beş kuruş koyamadığım gibi artık ay sonu hesapları yapmaya başladım, başa baş bir senaryo var ve korkum katlanıyor. Yalnızlık bu korkunun kübünü alıp yanına bir de ünlem koyuyor!... 
  • Çalışmaktan soğudum. Çünkü sonsuza kadar çalışmam gerekeceğini düşünüyorum. Çünkü çalışmayı bıraktığın anda bir borç batağında boğulurum. Üstelik tek başıma, bana ne maddi ne manevi destek olacak bir ailem yokken.
  • Hastalanmaktan korkuyorum. Hastalanmak hem ekstra masraftır, hem de işsiz ve dolayısıyla parasız kalmanın ihtimalini taşır. Ayrıca yalnızım, tek başıma kendi kendime bakmam gerek. Ha, tabii ki bakabilirim kendime, ama yalnızlıkta hastalık daha da bi koyuyor.
  • Asosyal oldum. Dışarı çıkmaya korkuyorum. Tiyatroya, sinemaya gitmek bile para sonuçta. Para harcamaktan kısan biri de değilim. Çıkarsam yer içer harcarım. Eve gelince de pişman olurum biliyorum.
  • Kendimi zavallı gibi hissediyorum. Tek başıma caddede, sahilde avanak abdi gibi dolanıyorum. Sanki insanlar beni parmakla gösterip: "Aaa şuna bak tek başına aptaal aptaaal" diyorlarmış gibi geliyor.
  • Parasızlık yalnızlığımı daha da bir vuruyor yüzüme. İnsanlar birileriyle birlikte oluyor ya da evleniyorlar. Masrafları bölüşüyorlar. Artan parayı biriktirip ev araba alıyorlar. Aileleri evlenenlere yardım ediyor. Çocuğuna araba alan var, evinin peşinatını veren var, ev eşyalarını alan var vsvs.
Son madde ile ilgili bir örnek vereyim.
Ben geçen gün annem ile sonunda barıştım. Problemlerimizi konuşup halletmedik tabii ki. Sadece bir araya gelip hiçbir şey olmamış gibi konuştuk.

Annem kendisine bir Nissan Qashqai alarak arabasını upgrade edeceğini söyledi. Benim de babamdan bir araba istemem gerektiğini, devlet üniversitesine, Anadolu Lisesine ve burslu olarak dershaneye dittiğim için babama hiç okul masrafı çıkarmadığımdan onun bana bir araba almasının normal olacağını söyledi. Sonra da bana yeni ev hediyesi olarak kendisinden ne istediğimi sordu. Benim, eski sevgilimle yaşamaya başlamamdan itibaren, şu ana kadar annemden aldığım tek bir ev hediyesi var: annemde 2 adet bulunan rondolardan birisi. Bir de bana alıp sonra kıyamayıp, "Ay sen kullanmazsın zaten" diyerek geri aldığı düdüklü tencere var... Ben de kendisinden bir çamaşır kurutma makinesi istedim.

Kadın babandan araba iste diyor, kendisine Nissan Qashqai alıyor, şimdiye kadar da bana bişey almamış, çamaşır kurutma makinesi isteyebilirim herhalde dedim. "Ne kadar ki onlar" dedi. "1800tl - 2000tl arası" dediğimde yüzü baya bi değişti. Sonra bir de istediğim modelin mailini attım. Beni aradı, "yaa ben o kadar birşey düşünmüyordum" dedi. Biliyordum aslında. Kendine 50bin liralık araba alabiliyorken bana 2bin liralık birşey almayacağını. Matematiksel olarak bu, onun bencillik oranından fazla.

Bencillik oranı= Çocuğuna harcayabileceğin/ Kendine harcağabileceğin.
2,000/50,000=0.04 (Yüzde 4)

Bu oran bencillik oranı, ki yemedim yedirdim giymedim giydirdim diyen bir çok annede bu oran birden büyük iken, bazı annelerde bu oran birin baya bir altındadır. Benim annem için bu oran "Ben 200 tl civarında birşey düşünüyordum" demesinden yola çıkarak:
~250/50,000=0.005 (Binde 5)

Maddiyat önemli değil tabii ki, ama maddiyatın yarattığı bir maneviyat kesin var. Eski sevgilimin, annem babam kimse sormazken, bana, paraya ihtiyacım olup olmadığını sormasında da bir maneviyat var. İhtayacım olduğunda bana banka şifresini gönderip istersen tüm parayı al demesinde de bir maneviyat var; hakkını yiyemem o konuda. Annemin bu yaptığında da bir maneviyat var tabii ki.

Öyle bir yalnızlık işte benimki.
O yüzden bu kadar çok korkuyorum işsiz kalmaktan, parasız kalmaktan, yalnız kalmaktan...

No comments:

Post a Comment