Tuesday 17 April 2012

Obsesyon

Bir miktar sıkıntılı bir durum.
Bir de hassas ki sorma gitsin.
Takıntı anlayacağınız.

İnsanı deli eder, sarhoş eder, referansını kaybedersin, değerlerini, mantığını, sağduyunu alır götürür. Nerede durduğunu, nereye gideceğini bilemezsin.

Sabrın kalmaz. Aksiyon istersin, hep bir şeyler olsun, beklenilmesin, hemen olsun istersin. Zorlarsın. İttirirsin. Zor kullanabilme ihtimalin bile vardır.

Peki neden? Ne oldu da buraya düştüm? Başka insanların kenarından dolandığı bu kuyuda benim ne işim var?

Geçmişe mi gideceğiz yine? Nasıl bir çocukluk geçirdiğimize mi döneceğiz? Herşeyin eskilerle ilgisi var demek. İyi de belki burada başka birşey daha var. Bu zamanda, adanmışlıkta bir miktar şimdinin de payı olabilir mi? Obsesyonun odağındaki insanın bir kalıcılığı olamaz mı hayatımızda?

Hayat bu kadar keskin çizgilerle mi çizilmiş. Anlayamıyorum.
"Bir kere ayrılırsan, 6 ay geçtikten sonra tekrar birlikte olamazsın"
"Obsesyon yalnız ve yalnız seninle ve geçmişinle ilgilidir"
"Kıskanç ve güvensiz bir adam her zaman kıskanç ve güvensizdir"
"O kız durmamıştır bir haltlar karıştırmıştır"
"O adam 6 ayda 10 kız götürmüştür"
"Kesin bir başkası var, yoksa seni bu kadar itmezdi"

Böyle mi? Bilmiyorum.
İnanıyor muyum? Çoğuna.

Sadece boş yere kırılan kalpler var gibi ortalıkta,
Ne lafımı, ne konuyu toparlayamıyorum.
Bir ara anlatıcam, ama şimdi önümü göremiyorum...

No comments:

Post a Comment