Wednesday 8 February 2012

İntihara Yaklaşmak

Robin Williams'ın "What Dreams May Come" filmidir beni intihardan uzak tutan şey. Cennet ve cehenneme inanırım, ve intihar edenlerin cehenneme gideceğine de. Ama bu beni intihardan uzak tutmaya yetmezdi. Filmde bir cehennem tasvir ediliyor ki, dehşet. En çok neden korkuyorsan, canını, ruhunu en çok ne yakıyorsa bu hayatta, senin sonsuz cehennemin o oluyor. Öyle ateşler falan yok yani. Beden yok ruh var ya öbür dünyada, ruhun yanıyor adeta. En çok yalnızlıksa korktuğun, sonsuz yalnızlığa gömülüyorsun mesela.

Bu yüzden şu an yalnızlık beni üzüntüden kahretse de, bunu sonsuzlaştırmaktan korktuğumdan kendimi öldüremiyorum. Bu dünyada, bunun değişme ihtimaline çok az inansam da, bu ihtimali sıfırlamaktan korkuyorum.

Ama geçen gece delirecek gibi oldum. Kimse beni sevmiyor, kimse beni istemiyor, kendi babam bile istemedi diye ağlarken, uzun süren acıdan mı, ağlamaktan mı, yoksa kalbimin ağrısından mı bilmiyorum ama hissizleştim birden. Belki de ölüm böyle bir hissizliktir dedim içimden. Buna inandırdım kendimi. Üzüntü hissetmektense hiçbir şey hissetmemek daha iyiydi. Nasıl yapmam gerektiğini düşünürken uyudum. Kendimi intihara en yakın hissettiğim andı.

Bazen de; belki geçmişte bir yerde intihar ettim ve şimdi de onun sonsuz cehenneminde yaşıyorum diye düşündüğüm de oluyor. Ara sıra yaşadığım buruk ve melankolik mutluluklar bu dünyada ara sıra iyi bir insan olmanın karşılığı, ama genel havam hep depresif. Hep çok mutsuzum.

Böyle mutsuz, umutsuz yazılar yazıyorum bir de, bunu kim niye okusun ki...

No comments:

Post a Comment